Page 26 - EKP_BULTEN_10
P. 26
25 BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
KİM BULMUŞ
Burun ve ağzın örtülmesi, erken modern
Avrupa’da bulaşıcı hastalıklara karşı
geleneksel hijyen pratiklerinin bir
parçasıydı. Ancak bu pratikler 18. yüzyıla
doğru marjinal kalmaya başlamıştı. Bugün
sağlık alanı ve toplum içinde kullandığımız
gibi yüz maskeleriyse, bulaşma olgusunun
mikrop teorisine dayanarak cerrahiye
uygulanmaya başladığı daha yakın
zamanlara denk geliyor. Johann Mikulicz,
solunum damlacıklarının kültür edilebilen
bakterileri taşıdıklarını deneysel olarak
kanıtlayan bakteriyolog Carl Flügge ile
birlikte çalışmaya başladı. Mikulizc, bu
bulgudan hareketle 1897 yılında, “burun,
ağız ve sakalı örtmek için yüzü kaplayan iki
iple kepe bağlanan bir gazlı bez parçası”
olarak tarif ettiği yüz maskesini takmaya
başladı. Paris’te cerrah Paul Berger de
aynı yıl operasyon odasında maske
takmaya başladı. Yüz maskesi; mikropları
kimyasallarla öldürmenin aksine, onları
yaradan uzak tutmaya odaklanan bir
enfeksiyon kontrol stratejisi olarak
kullanılmaktaydı. 1863 ve 1969 yılları
arasında ABD ve Avrupa hastanelerinde
bulunan ameliyathanelerdeki 1000’den
fazla cerrah fotoğrafı üzerine yapılan bir
çalışma; 1923’e kadar cerrahların üçte
ikisinden fazlasının, 1935’e kadar ise
çoğunun maske kullandığını gösteriyordu.
Yüz maskesini ameliyathane dışında
sağlık çalışanı ve hastaların bulaşıcı
hastalıklardan korunma aracına
dönüştüren ise, 1910-11 Mançurya
vebası ve 1918-19 İnfluenza pandemisi
sırasında ağız ve burnu örtmek amacıyla
kullanılması oldu.